“Afrika’ya Geri Dön”
Türkiye’de halk arasında sadece bir saç modelinden/trendden ibaret görülen rasta, aslında bir yaşam tarzı ve inanış biçimidir. Bazı kesimler tarafından bir din olarak görüldüğü, ama kurucularının bunu kesinlikle kabul etmediği bilinmektedir. Kendilerini bu dinle bağdaştırmamışlardır.
Rastafari inanışı, kurucusu olan Haile Selassie’nin adıyla anılmaktadır. Asıl adı Tafari Makonnen’dir, prenslik yapmaktadır. Ras Tafari’nin türkçe karşılığı Prens Tafari’dir (ras=prens). Kral olduktan sonra “ilham gücü” anlamına gelen Haile Selassie adını almıştır.
Krallığa Giden Yol
Tafari’nin babası Etiyopya imparatoru II. Menelik'in başdanışmanıydı. Önceleri eyalet yönetiminde görev alan Tafari, II. Menelik'in kızı Zauditu'nun 1917 yılında imparatoriçe olmasıyla naiplik (imparatoriçe vekilliği) görevini üstlendi ve tahtın varisi oldu. İmparatoriçe Zauditu'nun tutucu politikalarına karşı ilerici bir siyaset izledi. Bu sayede halkın desteğini kazanan Tafari 1928 yılında kral ünvanını aldı. 1930 yılında Zauditu ölünce Haile Selassie imparator oldu.
İtalya’nın Etiyopya’yı işgal ettiği 1936-1941 yılları arasında sürgünde yaşayan Haile Selassie, daha sonra İngiltere’nin desteğiyle ülkesine dönmüştür.
Halkı maddi açıdan çok zor durumdayken; hastalık ve açlıktan ölürken, imparator sarayında bolluk içinde yaşamaktaydı. Çıkan ayaklanmalar tüm ülkeye yayıldı; 1974 yılında Haile Selassie yönetimine askeri darbe yapıldı ve hapse atıldı. Ömrünün geri kalanını hapiste geçirerek 1975 yılında hayatını kaybetti.
Tanrı’nın Dünya’daki Yansıması (Haile Selassie) ve Onun Peygamberi (Marcus Garvey)
Mısır kökenli Ra dinlerinin hristiyanlık ve yahudilik ile karışımından oluşan bir dindir. Musa’nın asıl yol gösterdiği kutsal kavmin, siyahlar özellikle de Etiyopyalılar olduğu savunulur. Rastafarianizmde kutsal vaadedilmiş topraklara Zion (cennet) denilmektedir. Bu topraklar İncil’de vaadedilen topraklardır. Rastafarianistler kendi içlerinde birçok kola ayrıldıklarından değişik inanışlara ve Jah kavramına sahip olabilirler.
Jah, insanın vücuduna dikkat etmesini ve topraktan çıkan bitkilerin yaşam için kullanılması gereken şeyler olduğunu söyler. Birçok rastafarian ganja (kutsal ot) içerek ruhi doyumluluğa ulaştıklarına ve bunun rastafarianizmde bir tür Jah’a tapınma olduklarını düşünüyor. Bu yüzden Jamaika’da kiliselerde marijuana içmek serbest.
Eski ahitin kural koyduğu yiyeceğe uygun yiyorlar. Etin sınırlı türlerini yiyorlar. Kabuklu deniz hayvanı ve domuz eti yemiyorlar. Alkol kullanımını da genel olarak zararlı bulunur ve sigara kullanımı katiyen yasaktır.
Rastafari hareketi kendisi de bir Jamaikalı olan Marcus Garvey’nin, siyahların tarihinde en büyük örgütlü kitle hareketi olarak ortaya çıkan “Zencilerin Gelişmesi Evrensel Hareketi” adlı derneği kurmasıyla başlamıştır. Garvey’nin felsefesinin temelinde “AFRİKA’YA DÖNÜŞ” hareketi yatmaktadır. Bu dönemde Haile Selassie’nin, Etiyopya’yı tam bağımsız monarşik bir yapıya kavuşturması bu bölgenin vaat edilen topraklar olduğuna olan inancı büyük ölçüde desteklemiştir. Ayrıca Haile Selassie’nin dönemin tek siyahi kralı olması halk tarafından daha da kutsal olarak görülmesini sağlamıştır.
Marcus Garvey kendisine siyahileri ülkelerine geri döndürmek gibi bir misyon üstlenmiştir. 1930’lu yıllarda Jamaika’da ayaklanmaya başlayan işçi sınıfına ait siyahların güç hareketine Marcus Garvey, “Afrika’ya Geri Dön” sloganıyla kimlik kazandırmıştır. Siyah insanların başarılarını ve Afrika topraklarının zenginliklerinden bahsetmiştir. Garvey, Haile Selassie için insanlara: “Bakın Afrika’ya; bir siyahiyi kral yaptılar. O, size vaat edilenleri verecek olan kişidir.” demiştir. Böylece yoksul olan halk, kurtuluş anahtarının Afrika’da olduğuna inanmaya başlamıştır.
Garvey’nin halkı bilinçlendirmesi, onları bir araya getirmek istemesi, Selassie’yi tanıtması ona peygamberlik sıfatının yakıştırılmasını sağlamıştır. Zaten kutsal olarak görülen Selassie de tanrı olarak kabul edilmiştir.
Her ne kadar Selassie ve Garvey üzerinde durulsa da rastafari hareketinin kurucusu olarak Jamaikalı bir din adamı olan Leonard Howell bilinir. Aynı zamanda İlk Rasta olarak da anılmaktadır. Afrikalıların topraklarının alınması ve Haile Selassie’nin kutsal olduğu hakkında vaazlar vermiştir.
Rastafarianizm renklerini Jamaika ve Etiyopya bayraklarında almıştır. Bu renkler siyah, kırmızı, sarı ve yeşildir. Siyah, afrika halkını; sarı, güneş ışığını ve ülkenin doğal kaynaklarını; yeşil, insanların üzerinde yaşadığı dünyayı ve tarımı; kırmızı ise siyah halkın dökülen kanını temsil etmektedir.
Rastafari inanışının ilahileri zamanla müziğe dönüşmüş ve Jamaika'da reggae müziğinin temellerini oluşturmuştur. Reggae, Jamaika usulü rock diye geçer ve Ska müziğinden türemiştir. Bu türün bilinen en büyük temsilcisi hiç şüphesiz Bob Marley'dir.
Bob Marley
İnsanların hayatına müzik ve aşk enjekte ederek ırkçılığı ve nefreti gerçekten tedavi edebileceğine inanıyordu. Bu düşüncesi Bob Marley’nin rastafari inanışına bağlanmasının en büyük nedenidir. Müziğiyle dünyadaki kötü şeyleri düzeltebileceğine inanıyordu. Bir barış mitinginde sahneye çıkacağı sırada silahlı biri evine girip onu vurmuştu. Bob Marley iki gün sonra sahneye çıktı ve şarkılarını Afrika halkı için söyledi. Ona nedenini sordukları zaman 'Bu dünyayı daha kötü yapmaya çalışan insanlar bir gün bile dinlenmiyorlar. Ben nasıl dinlenebilirim ki?' dedi."
Batı dünyasının politik-ekonomik sistemlerine ve sınıflarına karşı sosyal bir eleştiri içeren rastafarianizm, Bob Marley'nin yıldızının parlamasını ve içinde yaşadığı dünyaya hitap etmesini sağladı.
Bob Marley hiçbir zaman beyazlara karşı olmadı, onun tepkisi bir halkın başka bir halkın üzerinde iktidar olmasıydı. Siyahilerin çektiği acı ve baskıdan kurtulmasını, köleliğin son bulmasını istiyordu. Şarkılarında "ayağa kalkın, haklarınız için ayağa kalkın, kavgayı bırakmayın" temalı sözler kullanıyordu.
Bob Marley, reggea müziğini tüm dünyaya duyuran en önemli isimlerden biridir. 130’un üzerinde plağı ve yüzlerce şarkısı olan bir efsanedir. Şarkılarında politik temaların yanı sıra yalın bir içerik de kullanmıştır.
Afrika insanına yapılan yardımlara şarkılarıyla destek olduğu için, Birleşmiş Milletler tarafında “Barış Madalyası” ile ödüllendirilmiştir.
1977 yılında futbol oynarken ayak başparmağında açılan bir yaradan dolayı cilt kanseri olduğu ortaya çıktı. Parmağının kesilmesi gerekiyordu, fakat sahip olduğu rastafarian inancı gereği bunun yapılmasını istemedi. Çünkü rastafarianizmde vücutların toprağa tek parça halinde girmesi gerektiğine inanılır.
Saçlarının dreadlock olmasının sebebi de rastafarianizme olan inancıdır. Fakat bu saç modelinin moda haline dönüşmesine sonuna kadar karşıdır.
1981 yılında durumu gittikçe ağırlaşan Bob Marley, son günleri yaşamak için ülkesi Jamaika’ya geri dönmeye karar verir. Uçakla ülkesine seyahat ederken fenalaşmış ve uçağın Miami’ye acil iniş yapmasıyla hastaneye kaldırılmıştır. 11 Mayıs 1981 tarhinde henüz 36 yaşındayken hayatını kaybetmiştir.
Dreadlock
Rastafarian kişilerin saçlarını taramamaları ve kesmemeleri sonucu zamanla oluşan saç modeline dreadlock denmektedir. Dreadlock sahibi olmak rastafarian ile inanılmaz derecede birleşmiştir. Biri olmadan diğeri olmazmış gibi düşünülmektedir. Halbuki her dreadlocklı rasta değil; her rasta da dreadlocklı değildir.
Rastalar bu şekilde Jah'ın uzun tırnaklarıyla bir gün onları yeryüzünden alıp zion'a götüreceğine inanırlar.
Dreadlocklar Judah aslanını ve Babylon'a baş kaldırışı simgeler.
Dreadlock’ın Trend Haline Gelmesi
Rastafarianizm inancını taşıyan kişilerin sahip olduğu saç modeline her ne kadar dreadlock dense de halk arasında rasta olarak bilinmektedir. Rastafarianlar bu fikre pek sıcak bakmazlar.
Halk arasında bu modelin pis olduğu düşünülmektedir. Oysa bu bir şehir efsanesinden başka bir şey değildir. Normal saça nasıl bakım uygulanıyorsa dreadlocklı saça da aynı şekilde bakım uygulanabilir. Kısacası saçın temiz ya da pis olması kişiye bağlıdır.
Bu saç artık bir trend haline gelmiştir. Özellikle reggae müziğini dinleyen insanlar arasında oldukça yaygın bir saç modelidir. Bob Marley de bunu dini inancı olarak benimsemiş ve bu saçın trend haline gelmesine karşı çıkmış olsa da, bu dönüşümde etkisi olmuştur.
Dreadlock yaptırmak için rastafarian inancına sahip olmak gerekmemektedir. Fakat dreadlock yaptırdıktan sonra bu düşünce sistemini araştırıp buna inanmaya başlayanlar da olmuştur.
Hazırlayan : Saljugh RaSTa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder